Gülçin Dilek Gürbüz KİMDİR ?

 

Kimya Bölümü ve İktisadi İdari Bölümleri bitirdikten sonra özel sektörde farklı firma ve pozisyonlarda yaklaşık 30 yıl çalışmalarda bulunmuştur. Son yıllarda Sistem Kurucu, Danışman, Genel Müdür Yardımcılığı gibi pozisyonlarda çalışarak yıllarca edindiği tecrübeyi değerlendirmiştir.

Uzun yıllar bireysel araştırma ve öğrenim sürecinin devamında yetkili kişi ve/veya kurumdan aldığı eğitimler ile Yaşam Koçluğu ve Reiki Eğitmenliği sertifikalarını almıştır.

Katıldığı Eğitim ve Sertifika Programları :

  • Professional Personal Coaching Training
  • KGF (Kredi Garanti Fonu)
  • QIGONG Semineri Dr. Ertuğrul Şamiloğlu QI GONG Okulu
  • FSMobility İlaç Takip Sistemi (İTS) Eğitimi
  • Reiki Eğitmenliği
  • Kaizen Eğitimi (İMMİB İstanbul Maden ve Metaller İhracatçılar Birlikleri )
  • Toz Boya Teknolojisinde Yeni Ufuklar 2 semineri ( İba Kimya )
  • ISO 9000:2000 Kuruluş İçi Kalite Denetçisi (Kalder )
  • ISO 9000:2000 Süreç Yönetimi ve İyileştirilmesi (Kalder )
  • ISO 9000:2000 Kalite Yönetim Sistem Dökümantasyonu(Kalder )
  • ISO 9000:2000 Kalite Yönetim Sistemi (Kalder )
  • Kobilerin Avrupa ile Rekabet Edebilme Koşulları (İstanbul Ticaret Odası )
  • Maliyet Muhasebesi Semineri (Panel Eğitim ve Danışmanlık )
  • İstatiksel Proses Kontrol Semineri (Oyak Renault Eğitim Enstitüsü )
  • Temel İstatistik Semineri (Oyak Renault Eğitim Enstitüsü )
  • Satış Elemanı Yetiştirme Semineri (İzmit Ticaret ve Sanayi Odası )

REIKI VE BİLİMSEL AÇIKLAMASI

Şifa çalışmalarının bazı kavramları,artık bilimsel açıdan ele alınmaya başladı. En önemli konu,Reiki,nin bütün canlılar tarafından üretilen elektromanyetik alanla ne tür bir ilişkisi olduğu hakkında bir teori oluşturulmasıdır. James Oschman, “Bilimsel Açıdan Enerjiler” adlı son kitabında bu ilginç konuyu şöyle açıklamaktadır:
Bir süredir, insan bedeninde elektrik akımlarının olduğu bilinmektedir. Bu akım,sinir sistemi içinde yer almaktadır ve bedenin kendi kendini düzenleme,regüle etme yollarından birisidir. Sinir sistemi,bedendeki bütün organ ve dokulara bağlıdır.
Beyinden çıkan sinyaller sinir sistemi içinde yol alarak,bedensel faaliyetleri düzenlemektedir.
Elektrik akımı aynı zamanda,kanın tuzlu solüsyonunu sayesinde dolaşım sistemi içinde kalpten de akar ve elektrik akımı için yol oluşturur.84.000 km.,den uzun kan damarları,kalp elektriğinin bedenin her yerine akmasını sağlar. Elektrik akımı,bedendeki bütün hücrelere girer çıkar.Bedenin bir çok hücresi aslında sıvı kristaller taşımaktadır.Canlı kristaller,hücre zarında,sinirlerin miyelin kılıflarında ve bir çok başka yerde bulunur.Üzerlerinde basınç oluştuğu zaman bütün kristaller, piezoelektrik etkisi üretir.Bu durumda, bedendeki sıvı kristaller sürekli olarak elektrik akımı üretmeye başlar.Lazerde bütün frekansların
belli bir alan içinde uyumlu olması gibi,akımlarda genellikle uyumludur.Lazer benzeri titreşimler bedende yol alır,aynı zamanda çevreye de ısı verir.Bu akla, potansiyel şifa etkileşimini gerektirmektedir.Davula vurulduğu zaman oluşan basınç gibi,
bedenin dokuları etkileşime girer, ritmik elektrik akımları ve alanları oluşur,Titreşimler bu dokuların biyolojik faaliyetlerini etkiler.Perinöryum adında ikinci bir sinir sistemi vardır ve sinir sistemini çevreleyen birleşik bir doku tabakasından oluşur.
Robert O.Beker,dizi halindeki makalesinde bunu şöyle tarif etmektedir:
Beyindeki hücrelerin yarıdan fazlası perinöral hücrelerdir.Perinöryum doğrudan akımla çalışır. Beyin dalgaları tarafından kontrol edilir ve doğrudan doğruya şifa işlemi ile ilgilidir.Bedenin herhangi bir yeri incindiği zaman,perinöral sistem incinen bölgede
elektrik üretir ve bedeni alarma geçirir. Bu elektrik potansiyeli yoluyla, perinöral sistem, akyuvarlar, fibrobatlar ve deri hücreleri gibi onarma hücrelerini o bölgeye getirir.İncinen bölge iyileşirken,elektrik potansiyeli değişir.Perinöral sistem çok hassastır ve dış elektromanyetik alanlara karşı duyarlıdır.Bir iletkende elektrik akımı varsa,onu manyetik bir alan sarar.İnsan bedeninde akan elektrik akımı, biomanyetik enerji denilen ve vücudu saran bir manyetik alan oluşturur.
Son derece hassas manyetometreler biomanyetik alanları ölçer.Souıd (Super Canducting Quantum Interfence Divice-Süper İletken Kuantum”Girişim Cihazı”) denilen bir cihaz,Denver,deki Colarado Tıp Fakültesin,de Dr.John Zimmerman tarafından kullanılmış,bedenin çeşitli bölgelerinde,beyinde, kalpte ve daha bir çok organdaki biomanyetik alanlar ölçülmüştür.
Biomanyetik alanların okunması, bedenin nasıl çalıştığı konusunda ve hastalıkların teşhisinde çok yararlı olmaktadır.
(Cohen D.,Edelsack E.A.,Zimmerman J.E”Süper yalıtımlı Point-Kontakt Magnetometre ile kalkanlı bir odada alınmış magnetokardiyogramlar” Uygulamalı fizik mektuplarında 16/1970,Sayfa 278-280)
Kalp en güçlü elektromanyetik alana sahiptir ve 4,5 metrelik bir mesafeye kadar ölçülmüştür.Beyin ve bütün organların etraflarını çevreleyen, kendi biomanyetik alanları vardır.Bu alanlar,çeşitli frekanslarda titreşirler ve birbirleriyle etkileşim içindedirler.Bir organ sağlıklı ise belli bir frekanstadır,sağlıklı olmadığı zaman bu frekans değişir. Biomanyetik alanların toplamı,bedenin çevresinde büyük bir biomanyetik alan oluşturur. Bu auraya benzeyen bir şeydir.Bu durumda Biomanyetik alan,auranın ana birimlerinden sayılabilir,ama buna daha başka açıklamalar ,da bulunabilir.Alanlar,başka insanların alanları gibi,bedenin yanındaki başka alanlarada etkileşim içinde olabilir. Bu prensibe “in düksiyon” denir.Bir manyetik alanın,bir diğerini etkilemesi anlamına gelir. İndüksiyon, iletkendeki elektrik akımının gücünü ve frekansını değiştirebilir. İşte bu nedenle bir kişinin elektromanyetik alanı, diğer bir kişininkini etkileyebilir, kişilerin karşılıklı olarak organlarının ve dokularının çalışması,yani sağlıkları değişebilir.
Bu bir kişinin,diğerine iyileştirici etkisi yapması konusunu da bilimsel olarak desteklemektedir. (Smith C:W”Zayıf elektromanyetik alanların,biyolojik etkileri”1994 sayfa 81-107)
Ellerin de çevrelerinde biomanyetik enerji vardır.Şifacılarıın elleri,şifa seansı sırasında ölçülmüş ve şifacı olmayanlara oranla,alanlarının çok daha güçlü olduğu anlaşılmıştır.80.000 devrelik iki bobinden oluşan basit bir mayetometre kullanılmış şifacının ellerinin 0,002gauss gücünde olduğu görülmüştür,bu bedenden yayılan diğer alanlardan bin kat daha güçlüdür.
(Seto A.,Kusaka C.Nakazato S. Et.al:”İnsan elinden olağan üstü miktarda elektromanyetik güç tespiti”Uluslararası akapunktur ve elektroterapi araştırma dergisi,1922sayfa 75-94)
Ellerdeki şifa enerjisi,en azından kısmen,perinöral sistem tarafından üretilir. Sistem sinirleri sarar ve elektrik akımı için bir yol oluşturur.Akımlar,beyin dalgaları tarafından taşınır; talamus tarafından kontrol edilir. Bir insan hasta ise,hastanın bir veyabirden fazla organının biomanyetik frekansları sağlıklı olmaz. Herbert Fröhlich,yapmış olduğu araştırmalarda,bedenin biomanyetik alanları ile ilgili ilginç saptamalarda bulunmuştur. “Bir doku veya organdaki hücrelerin toplanması ile,hücre bölünmesi gibi önemli işlevler yerine getiren,belirli frekanslar oluşmaktadır.Normalde bu kontrol frekansları çok istikrarlıdır. Eğer belli bir nedenle bir hücrenin frekansı artarsa komşu hücrelerin sinyalleri, doğru frekansı yerleştirmeye yönelik olacaktır.Eğer yeterli miktarda hücre azalırsa, sistemin toplu titreşim gücü de azalacak, stabilite kaybolacaktır.Metafizik kavram açısından düşünülecek olursa, hastalık,fiziksel bedenden de önce, aura veya biomanyetik alanda başlar.Şifacı ellerini hasta olan organın üzerinde tutup enerji
vermeye başlarsa,şifacının ellerinden yayılan biomanyetik alan,hasta organdan yayılan enerjiden daha güçlü hale gelir.Şifacının elleri ile yayılan biomanyetik alanın frekansı,hasta organın yetik alanı,hasta organdan daha güçlü olduğu için,ellerindeki sağlıklı enerjiyi,hasta organın”alan frekansın,a”aktarır,böylece organın frekansı kendini ayarlayarak sağlıklı hale dönüş yapar.Bu
ayarlama hasta organın çevresindeki hücreleri,sinir sistemindeki elektrik akımını ve biyolojik işlemleri etkiler ve böylece şifa yerini bulmuş olur.Reiki ‘nin önemli özelliklerinden birisi de bu yeteneğin uyumlamadan kaynaklanmasıdır. Reiki,nin şifacının bilincini tarafından yönetilmesine ihtiyacı yoktur. Kendi kendini yönlendirir ve şifacının enerjisini tüketmez.

O halde reiki uyumlaması ve şifası nasıl çalışabilir?

Bütünlük iyilik ve şifacının yüksek bilinci,hepimizde zaten mevcuttur. Uyumlama ile,içimizdeki doğuştan gelen bu özellik harekete geçer. Şu şekilde ifade edecek olursak;bu özellik bilincimizin dışında yer aldığı için,çok üst mertebedeki kaynaktan gelmektedir.Üstelik şifacının enerjisi tükenmediğine göre bu durumda uyumlama,günlük ihtiyaçlarımızı karşıladığımız enerji kaynağından farklı bir enerjiyi harekete geçirmektedir. Yüksek bilinç,Thalamus ve perinöral sinir sistemi, Reiki üretmek üzere harekete geçip,şifacının elleri aracılığı ile hasta bölgeye yönlendirilebilir.Basit bir anlatımla “Reiki enerjisi,bilinçaltı ile oluşturulan biomanyetik ve diğer enerjilerin bir karışımıdır” denilebilir.(Walter Lübeck-Frank Arjava Petter-William Lee Rand,Das Reiki Kompendium Sayfa 80.

 

 

 

 

Comments